Amerika’da şehirlerin kaosundan, gürültüsünden bunalan insanlar için birbirinden güzel şehir parkları vardır. Devasa binaların ortasında yemyeşil cennet gibi duran bu parklar insanların en güzel kaçış noktası olarak tasarlanmıştır. İşte Amerika’nın en gözde şehir parkları:
Central Park
New York şehrinde yer alan bu park 3382 dönümlük bir araziyi kaplamaktadır. Central Park kurulmadan önce bölge çok pis ve bataklık bir alandı. 1857 yılında bu alanı yenilemek için bir proje yarışması başlatıldı ve insanların talepleri alındı. Bu yarışmada Frederick Law Olmsted ve ortağı Calvert Vaux’un hazırladığı proje 1. seçildi. Hemen inşaat çalışmaları başladı ve 1876 yılında parkın açılışı yapıldı. Central Park, doğal parklara en yakın olarak düzenlenen ilk peyzaj örneği oldu. Bu eserle birlikte peyzaj mimarlığı da tüm dünyaya tanıtıldı. Bugüne kadar parkı yenilemek için 200 milyon dolar harcandığı tahmin ediliyor.
Parkı yılda 40 milyon kişi ziyaret ediyor ve dünyada en çok gezilen kent parkı olarak biliniyor. Birçok filme ve diziye set olan park, Vatikan ve Monaco’nun yüz ölçümünden daha büyüktür. Park alanında; açık hava tiyatrosu, konser alanı, hayvanat bahçesi, müzeler, 21 adet oyun alanı, buz pateni pisti, 36 köprü ve kemer, 51 heykel, 1 kale, 3 dikilitaş, 3 yapay gölet, 132 çeşme ve yaklaşık 9.000 bank bulunmaktadır. Şehrin karmaşasından ve stresinden uzaklaşıp kafa dinlemek için ideal bir yer olan park, 4 kilometre uzunluğa ve 800 metre genişliğe sahiptir. Central Park içerisinde 120 farklı bitki, 25 kuş türü, 26 binden fazla ağaç ve 130 hayvan türü vardır. Parkın içerisinde bisikletle gezebilir, yürüyüş yapabilir ve kiralayacağınız sandallarla gölette dolaşabilirsiniz. Ayrıca parkta rehber eşliğinde gezi turları da düzenlenmektedir.
Lincoln Park
Amerika’nın 16. Devlet Başkanı Abraham Lincoln anısına yapılan bu park, 1200 dönümlük alana sahip bir sahil parkıdır. Parkın yılda 20 milyon ziyaretçisi vardır. Michigan Gölü’ne komşu olan Lincoln Park, mavi ve yeşilin birleşimi ile muazzam bir görüntüye sahiptir. Lincoln Park Hayvanat Bahçesi, Lincoln Park Konservatuarı ve North Avenue Plajı, tarihi kapalı botanik bahçe, gölet gibi birçok etkinlik alanını bu parkta bulabilirsiniz. Bol yeşillikli bir alana sahip olan parkta, acıktığınız zaman yemek yiyebileceğiniz Chicago’nun ünlü restoranları da mevcuttur. Spor yapmayı sevenler için beyzbol, basketbol, plaj voleybolu, futbol, golf, voleybol ve okçuluk sahaları; paten sürüş alanı ve tenis kortu bulunmaktadır.
Golden Gate Park
Yılda 13 milyondan fazla ziyaretçisi bulunan bu park bin dönümlük bir araziye sahiptir. San Francisco’da yer alan Golden Gate Park; Central Park’tan sonra Amerika’da turistlerin en çok ilgisini çeken yerdir. Gözleriniz parkın içinde yalnızca yeşil renk görecektir. Bu parkta oksijene ve doğal alana doyacağınız gibi; müze ve galerileri de gezebilirsiniz. Birbirinden güzel heykelleri inceleyebilir, spor tesislerinde dilediğiniz saate kadar idman yapabilirsiniz. Eğer Golden Gate Park’ta yeşillikler içerisinde piknik yapmak ve mangal yakmak isterseniz park müdürlüğünü arayıp özel mangal alanlarından yer ayırt ettirebilirsiniz.
Park içerisindeki gölete karşı müzik dinleyebilir ya da kitap okuyabilirsiniz. Park içerisinde yer alan botanik bahçelerini ve çiçek seralarını ücretsiz gezebilirsiniz. Eğer güzel bir çay içmek isterseniz, Golden Gate Park içinde bulunan Japon Çay Bahçesi güzel bir tercih olacaktır. Turistlerin ilgisini yalnızca bunlar değil parkın devamında bulunan Golden Gate Köprüsü de çekmektedir. Köprüyü yakından görüp manzarayı arkasına alıp fotoğraf çektirmek isteyenler buraya mutlaka uğramalıdır. Park alanı çok geniş olduğundan tamamını dolaşmak isterseniz scooter ya da bisiklet turlarına katılmayı da tercih edebilirsiniz. Ayrıca “Kaliforniya Bilimler Akademisi” de bu parkın içinde yer almaktadır. Dünyanın en büyük doğa tarihi müzeleri arasında yer alan bu akademiyi de dilediğiniz gibi gezebilirsiniz.
Kaliforniya Bilimler Akademisi
Grant Park
Chicago’nun en eski ve en büyük parkıdır. Grant Park, 1.2 kilometrekareden daha geniş bir alana sahiptir. Bölge sakinlerinin genellikle dinlenmek için uğradığı bu parkta her sene yemek festivali de düzenlenir. 1844 yılında açılan bu park o zamanlar “Lake Park” adını taşıyordu ama zamanla hem ismi hem de içerisindeki görünümü değişti. Günümüze gelene kadar park hem genişledi hem de içerisine yeni mekanlar eklendi. Birden fazla parkın birleşmesiyle oluşan Grant Park bu anlamda klasik park yapılarından ayrılmaktadır.
“Kentin kalbi” denilen Michigan Gölü kıyısında yer alan park, 2008 yılında Başkan Barack Obama’nın seçimi kazandıktan sonra zafer konuşmasına da ev sahipliği yapmıştır. Havanın güzel olduğu zamanlar parka yakın büfelerden yiyecek bir şeyler alıp yemyeşil alanlarda karnınızı doyurabilirsiniz. Kentin kalabalığından, gürültüsünden ve kaosundan biraz uzaklaşıp nefes almanız için ideal bir alan. Parkın tam ortasında bulunan ve dünyanın en büyük çeşmesi olan “Buckingham Çeşmesi” de parkı ziyarete gelenlerin mutlaka görmek istediği bir yapıdır. Parkın içerisinde müze ve akvaryumları gezebilir, birçok ünlü ismin heykeliyle karşılaşabilirsiniz.
Buckingham Çeşmesi
Fairmount Park
Kuzey Amerika’nın Pennsylvania eyaletinde yer alan bu park; 9200 metrekare alanı kaplamaktadır. Pennsylvania’daki en büyük belediye parkıdır. Yılda 10 milyondan fazla insan tarafından ziyaret edilmektedir. Sadece orada yaşayan insanlar değil, Amerika’nın diğer eyaletlerinde konaklayanlar da bu parka ilgi duymaktadır. Schuylkill Nehri, Fairmount’un tam ortasından geçer ve East Park ve West Park adıyla parkı ikiye böler. Kürek sporu, binicilik, sanat gezileri ve tarih incelemeleri ile park özellikle çocuklu ve kalabalık ailelerin ilk tercihleri arasındadır. Koloni döneminden kalma tarihi yapıları da Fairmount Park’ta ziyaret edebilirsiniz.
Park içinde bulunan açık hava konser sahnelerinde düzenlenen ünlü orkestraların sahne aldığı konserlere katılabilirsiniz. Balık tutmayı sevenler iskelede bulunan alanlarda oltalarını sallayabilir. Öğleden sonraları çay saatleriniz için bu parkta bulunan Japon çay bahçelerini değerlendirebilirsiniz. Parkın tüm alanları gün doğumundan gün batımına kadar ziyarete açıktır. Amerika’nın en eski hayvanat bahçesi olan Philadelphia Hayvanat Bahçesi de buradadır ve çocukların en çok ilgisini o alan çekmektedir. Parkta bulunan piknik alanları halkın kullanımına açıktır ve ilk gelen istediği yere oturur; yani rezervasyona gerek yoktur. Arazi bisikleti ile macera yaşamak isteyenler de bu parktaki parkurları kullanabilir ama öncesinde park yönetiminden izin almak kaydıyla.
Hermann Park
Houston-Teksas’ta 445 dönümlük bir alana kurulmuş kent parkıdır. Hermann Park; Houston Hayvanat Bahçesi, Miller Açık Hava Tiyatrosu, Houston Doğa Bilimleri Müzesi’ne ev sahipliği yapmaktadır. 5,9 milyonu aşan ziyaretçi sayısı ile Amerika’da bulunan ve en çok ziyaretçisi olan parklar arasında yerini almaktadır. Şehir merkezine, tıp merkezine ve üniversiteye yakın olması popülerliğini arttırmaktadır.
Bu parkta, Hermann Park Demiryolu boyunca trenle seyahat edebilir ya da McGovern Gölü üzerindeki bir pedallı botta pedal çevirebilirsiniz. Parkurlarda yürüyüş yapmak veya Japon Bahçesinde huzurlu bir anın tadını çıkarmak isterseniz Hermann Park size bu fırsatları sunar. Ayrıca park şu anda patili dostlar için de bir proje üzerinde çalışıyor. McWilliams Köpek parkı projesinin yakın zamanda tamamlanacağı duyuruldu. Bu alanda yalnızca köpeklerin oynayacağı oyun alanları ve yürüyüş parkurları bulunacak.
Bu tarz konularda daha fazla bilgi edinmek için buraya tıklayıp yazılarımıza göz atabilirsiniz.
#Amerikavepark #GoldenGateKöprüsü #Amerikadakiparklar #HermannPark #Amerikadakigöletler #CentralPark #Amerikadakidoğalalanlar #şehirparkları #Amerikadakienbüyükpark #Amerikapeyzajı #Amerikaveşehirparkları #LincolnPark