Amerika’da Sosyal Medya Kullanımı
İnternetin hayatlarımıza tamamen girmesiyle birlikte hayatlarımızda çok şey değişti. Haber kaynaklarımız, bilgi edinme yöntemimiz ve eğlenme şeklimiz gibi şeyler internetin günlük yaşama bu kadar dâhil olmasıyla çok farklı bir hal aldı ve almaya da devam etmekte. İnternetle beraber yazılı, görsel veya sözlü medya da sosyal medya adı verdiğimiz sentez bir medya halini aldı. Sosyal medya mecralarında hesabı olan herkes artık gazeteci, eleştirmen, tarihçi ya da son zamanlardaki genel tabiri ile “influencer” olabilmekte. Yani kısacası insanlar artık ne olmak isterlerse sosyal medyada istedikleri kişi olabilmekte.
Bu yeni medya içinse geleneksel medyada olduğu gibi kurallar bulunmamakta. İnsanlar Twitter üzerinden istediklerini yazabilirken, YouTube üzerinden de istediklerini söyleyebilmekteler. Bu durum geleneksel medyanın tam aksine rahat ve özgür bir ortam yarattığı için geleneksel medya çalışanları da sosyal medyaya doğru geçiş yapmaktadırlar. Türkiye gibi birçok ülke ise bu serbest ortama sınırlandırıcı kurallar getirmeye başladı. Atılan tweetler üzerinden ya da YouTube videoları üzerinden kimi insanlar hakkında suç duyurularında bulunanlar hatta bu gönderiler için tutuklanan ve hüküm giyen insanlar bulunmakta. Bazı ülkelerde ise yaptırımlar çok daha ağır olabiliyor ya da sosyal medya uygulamaları tamamen yasaklanabiliyor. Özgürlükler ülkesi Amerika ise bu sert tutum yerine her zaman olduğu gibi yine özgürlükçü davranmaya devam etmektedir.

Sosyal medya şirketlerinin birçoğu Amerika kökenlidir. Özgürlükler ülkesi olan Amerika’da özgür olan bu yeni medyanın kurulması ise tesadüf olamaz. Cep telefonlarındaki internet ile insanlar her yerden ne düşündüklerini ya da o an ne yaptıklarını anlık olarak paylaşmaktadırlar. Bu paylaşımlar gökyüzünde parlayan bir yıldız da olabilir veya bir zanlının suç işlerken çekilmiş videoları da olabilir. Amerika denince akla gelen o sınır tanımazlık sosyal medya da yaşanmaktadır. Son yıllarda özellikle gençlerin daha fazla izlenme uğruna çektikleri videolar sınırın çoktan kalktığını veya hiç olmadığını gözler önüne sermektedir.
Sosyal Medya Suçları
Sosyal medya üzerinde her gün birçok suç işlenmektedir. Tehdit, hakaret, sahtekârlık, sözel şiddet, yanlış bilgilendirme ya da sahtekârlık gibi birçok ciddi suçlara sosyal medyada denk gelmek mümkün. Ancak bunların birçoğu ya gerekli yasal düzenlemeler olmadığı için ya da ciddiye alınmadığı için cezasız kalmaktadır. İşlenen bu suçların cezasız kalması insanları bu suçları işlerken teşvik etmektedir. Bunun soncunda birçok sosyal medya kullanıcısı her gün taciz, şiddet, hakaret gibi suçlara maruz kalmaktadır. Çoğu insan ise sosyal medya üzerindeki hakaret içeren paylaşımları ifade özgürlüğü olarak nitelemektedir. Bu tarz paylaşımların ifade özgürlüğü olup olmadığı ise tartışma konusudur. Amerika’da herhangi bir yaptırımı olmasa da Türkiye’de sosyal medyada hakaret suç sayılıp yaptırımlar uygulanmaktadır.

Sosyal medya üzerinden işlenen bir diğer suç ise nefret suçudur. Amerika’da toplumun çok farklı kesimlere sahip olmasının da etkisiyle insanlar nefretlerini sosyal medya üzerinden dile getirmektedir. Herhangi bir ırkı, etnik veya kültürel topluluğu hedef göstererek suç işlenmektedir. Bunun en yakın örneklerinden biri ise eski Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ın koronavirüsten “Çin Virüsü” şeklinde bahsetmesiyle sosyal medya üzerinde yayılan Asya kökenlilere karşı nefret söylemleri sokağa da taşmıştı. Bunun neticesinde birçok Asya kökenli Amerikalı şiddete maruz kalmıştı. Ancak, ABD Hükümeti’nin almadığı kararları sosyal medya şirketleri alarak Trump’ın ırkçı ve faşist söylemlerinden dolayı sosyal medya hesaplarını belirli bir süreliğine askıya almışlardı.
Bilgi Kirliliği
Sosyal medya araçlarındaki bu özgür dil aynı zamanda yanlış bilgilendirmeye de sebep olmaktadır. Paylaşılan haberler genelde kaynaksız, kim tarafından yazıldığı belli olmayan yazılar olduğundan dolayı güvenilmezlerdir ve çoğu zaman da gerçeği yansıtmamaktadır. Birçok kullanıcı kasıtlı veya kasıtsız olarak paylaşılan yanlış bilgilendirici haberler neticesinde insanlar hiç bilmedikleri konuları yanlış öğrenmekteler. Bunun sonucunda da bilgi kirliliği artmaktadır.
İçinde bulunduğumuz pandemi şartlarında ise bu kirlilik daha da artmaktadır. Konunun uzmanı olmaktan çok uzak olan insanlar bile virüs ile ilgili ya da aşıların güvenilir olup olmadığı ile ilgili birçok gerçek dışı bilgi paylaşmaktadır. Bu konudaki yanlış bilgilendirmeler ise komplo teorilerine sebebiyet vermektedir. Dolayısıyla da aşı karşıtlığı da artmakta ve insanların hayatlarına mal olmaktadır. Ancak sosyal medya şirketleri bu hassas konuda devreye girip sosyal medya siteleri üzerinde düzenli olarak uyarılar ve bilgilendirici içerikler paylaşmaktadırlar.

Sosyal Medya Reklamcılığı
Sosyal medya aynı zamanda sınırsız bir reklam panosu haline de geldi. Yakın zamanda gelişen influencer kavramı ile takipçi sayısı fazla olan insanların profilleri birer reklam panosu haline geldi. Ancak reklamını yapılan ürünün yasal olup olmadığı ya da insan sağlığına ve çevreye olan etkileri araştırılmadan ve denetimden geçirilmeden reklamı yapılmaktadır.
Amerika’da tazminat davaları çok ağır bir şekilde sonuçlanabilmektedirler. Yasal olmayan ve sağlığa zararlı olan ürünleri satan ve reklamını yapan kişiler için çok ağır sonuçlar doğurabilmektedir. Sadece reklam ile de değil sosyal medya siteleri çevrimiçi mağaza olarak da kullanılmaktadır. Bu mağazalarda satılan ürünlerin güvenliği, sağlık açısından değerlendirilmesi olmadığından dolayı sonuçlar ağır olabilmektedir. Ancak yine bununla ilgili bir düzenleme olmadığından herhangi ciddi bir suç teşkil etmediği sürece serbest bir şekilde reklamla ve satışlar devam etmektedir.

Sosyal Medya Haberciliği
Bazı toplumsal olaylar ise sosyal medya aracılığı ile gün yüzüne çıkmaktadır. Saklanmak istenen veya üstü kapatılan toplumu ilgilendiren olaylar geleneksel medyada yer bulamazken sosyal medya özgürlüğünden faydalanarak bu tür olaylar ortaya çıkmaktadır. Amerika’da geçtiğimiz yıl bir polis memuru tarafından katledilen George Floyd’un görüntüleri olaydan birkaç gün sonra sosyal medyada paylaşılmasına rağmen ülkede ve hatta tüm dünyada büyük tepkiler aldı. Tepkiler o kadar büyüdü ki sosyal medyanın da etkisiyle halk sokaklara indi ve toplumsal olaylar başladı.
Bir diğer örnek ise son on yılda yaşanan “Arap Baharı” olaylarında yaşandı. Sosyal medyadaki gönderileri ile birlikte insanlar organize bir şekilde sokaklara indiler. Büyüyen olaylar neticesinde hükümetler istifa etmek zorunda kaldı. Türkiye’de de bunların bir örneği 2013 yılında “Gezi Parkı” olaylarıydı. Söz konusu parktaki ağaçlık alanın talan edilmesi ve yaşanan gelişmeler sosyal medya üzerinde paylaşılıp, insanlar organize bir şekilde sokağa çıkınca toplumsal olaylar patlak verdi. Milyonlarca kişi haftalarca sokaklarda hükümeti protesto etti. Bu gibi olaylar sosyal medyanın aslında göründüğünden çok daha büyük bir güce sahip olduğunu göstermektedir.
Denetim
Neredeyse sınırsız hale gelen sosyal medya platformları için bir denetim gerekmekteydi. Almanya, İngiltere, Fransa ve Avustralya gibi ülkeler bu denetimleri şahıslar üzerinde yaparak denetlemeye başladı. Düzenlemeler şirketlerden çok bireylere yönelik ve işlenen suça göre para cezası ya da hapis cezası gibi sonuçları olmakta. Şirketlerin sorumluluğu ise sakıncalı olarak görülen içeriklerin dolaşımdan kaldırılması yönünde. Eğer sakıncalı içerikler dolaşımdan kaldırılmazsa şirketlere de para cezası veya farklı yaptırımlar uygulanabiliyor. Fakat Rusya ve Çin gibi ülkeler ise daha ağır kararlar almaktadır. Hatta Çin’de birçok sosyal medya platformu yasaklanmış durumda. Bu yasağı delmek isteyen vatandaşların kullandığı VPN hizmetleri de Çin’de yasaklanmış durumda. Çin’de sosyal medya özgürlüğünden bahsetmek çok zordur. Bütün alınan bu kararlar sonrasında insanların kendi aralarındaki mesajlaşmalar dahi özel filtreleme sistemleri ile takip edilmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri ise hala sosyal medyanın en özgür olduğu ülkedir. Öyle ki 2020 yılı başkanlık seçiminde adaylardan biri olan Donald Trump’a karşı edilen binlerce hakarete karşı hiçbir yaptırım uygulanmadı. Ünlü isimlerin de aralarında bulunduğu gruplar Trump’a karşı küfür içeren videolar hazırlayıp sosyal medyada yayınlamışlardı. Bu kişilerden hiçbiri ceza almadı ancak halkı kin, nefret ve düşmanlığa sevk ettiği gerekçesiyle Amerikan Başkanı’nın hesapları askıya alınmıştı.
Bu tarz konularda daha fazla bilgi edinmek için buraya tıklayıp yazılarımıza göz atabilirsiniz.
#amerikadasosyalmedyaözgürlüğü #infulencer #özgürsosyalmedya