Amerika’da Uzay Çağı Nasıl Başladı?
Bilimsel çalışmalar, üzerinde yaşadığımız dünyayı ve dünyada bulunan insanlık dâhil diğer bütün canlıları anlamak için oldukça önemlidir. Kümülatif olarak ilerleyen bilim, bilinen tarihin başlangıcına kadar ilerlemektedir. İnsanlığın ilk çağlarında pek çok doğal afete veya diğer doğa olaylarına anlam veremeyen insanlık, çareyi mitoloji gibi hikâyelerde bulmuştur. Ancak bu hikâyelere şüpheyle yaklaşan kişiler ise düşünerek dünyayı ve çevreyi anlamlandırmaya çalışmışlardır. Zamanla gelişen matematik, fizik, kimya ve biyoloji gibi bilimler ile bu düşünceler daha da anlamlı hale gelmiştir. Bilimsel düşünceler ve keşifler özellikle on dokuzuncu yüzyılın sonu ve yirminci yüzyılın başlarında o kadar hızlı gelişmiştir ki öncelerinde bir cismin neden hep yere düştüğünü araştıran bilim insanları artık daha farklı konuları yani zamanın işleyişi, uzay bilimleri gibi konular üzerine çalışmaya başlamışlardır.
Tüm bu gelişmeler sürerken insanoğlunun merak ettiği ancak henüz cevap bulamadığı bir soru vardı. Galileo ve Kopernik gibi bilim insanları Ay’ın, Güneş’in ve Dünya’nın hareketlerini icat ettikleri teleskoplar veya çıplak göz ile gözlemlemişlerdir. Ancak bu gözlemler ve sonucunda ortaya çıkan keşifler henüz dünya dışının tam olarak anlaşılmasını sağlamamıştır. Bu konu gizemini yirminci yüz yılın ortalarına kadar korumuştur. Uzayla ilk temas 1957 yılında Sovyet Rusya tarafından fırlatılan Sputnik 1 uydusu ile gerçekleştirilmiştir. Uzay çalışmalarında bir mihenk taşı olan bu uydu, adına “Uzay Çağı” denen yeni bir çağı da başlatmış oldu.

İlk Uzay Araştırmaları
Uzayla ilgili ilk çalışmalar aslında Amerika Birleşik Devletleri tarafından yapılmıştır. Nazi Almanya’sında uzun menzilli ve hızlı roket (V-2) üreten mühendisleri, İkinci Dünya Savaşı’nın bitimi ile birlikte Amerika’ya davet eden Amerikan yetkilileri, bu mühendislerin yaptığı roket ile ilk defa uzaydan resim çekilmesini sağlamıştır. Sovyetler Birliği ise bu yarışa daha önce belirttiğimiz gibi Sputnik 1 uydusu ile dahil olmuştur daha doğrusu bu yarışı başlatmıştır. Aradan bir ay bile geçmeden Sputnik 2 ile birlikte uzaya Layka adında bir köpek gönderen Ruslar, böylelikle dünya yörüngesine ilk defa bir canlı göndermişlerdi. Bu adımdan sonra ise Amerika Birleşik Devletleri çok ciddi adımlar atarak NASA yani Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’ni kurdular. Böylelikle Amerika için uzay çağı tam anlamıyla başlamıştır.
Uzay Rekabeti
Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) kurulduktan sonra Amerika’daki uzay çalışmaları hızlı bir şekilde ilerledi. Sovyetler Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki uzay rekabetinin de etkisiyle gelişmeler ardı ardına yaşandı. Sovyetlerin birkaç yıl arayla Ay’ın yakınlarına gönderdikleri Luna 1, 2 ve 3 uydularının ardından uzaya gönderdikleri ilk insan Yuri Gagarin ve ardından da uzaya giden ilk kadın ve sivil olan Valentina Tereşkova’nın Sovyetler tarafından gönderilmesi ile Amerika bu yarışta oldukça geri düşmüştü. Ancak Amerika Birleşik Devletleri de insanlı uzay yolculuğunda oldukça sıkı bir çalışma içindeydi. 1969 yılında Apollo 11 uzay aracıyla birlikte bir ilki gerçekleştirerek Ay yüzeyine ilk insanı göndermiştir. Ay’a ilk ayak basan insan olarak tanınan Buzz Aldrin ve Neil Armstrong, bu tarihi olay için tarihe geçecek şu sözleri söylemiştir:
“Bir insan için küçük bir adım, insanlık için dev bir adım.”
Ay’a yapılan bu seyahat ile birlikte Amerika Birleşik Devletleri uzay yarışında bayrağı ele almıştır. Daha sonraki yıllarda NASA tarafından bilimsel araştırma amacıyla pek çok uydu uzaya fırlatılmıştır. Amerika için oldukça önemli olan bir diğer uzay projesi de Skylab istasyonudur. Bu istasyonun Amerika Birleşik Devletleri için önemi ise Amerika’ya ait bağımsız tek uzay istasyonu olmasıdır. Skylab Uzay İstasyonu, 1973 ve 1974 yıllarında toplam 171 gün boyunca üç ekip tarafından kullanıldı. Mikrogravite ve Güneş gözlemi için ayrı laboratuvarlara sahiptir. Sonraki yıllarda Sovyet Rusya ile ortaklaşa gerçekleştirilen Apoll-Soyuz Deneyleri ile Amerika ve insanlık için uzay macerası bir adım ileriye taşınmıştır.

Uzay Mekiklerinin Gelişimi
NASA, uzay çalışmaları için oldukça büyük önem arz eden uzay mekiklerine 70’li ve 80’li yıllarda tam olarak odaklanmıştır. İlk başlarda tekrar kullanılabilir bir araç olarak planlanan tasarımda, araçların geliştirme ve üretim maliyetlerini azaltmak amacıyla harici bir itici tank kullanılacak şekilde değişikliğe gidildi. Bu çalışmalar sonucunda üretilen Columbia uzay mekiği ile ilk fırlatma, ilk insanlı uzay seyahatinin yirminci yıl dönümü olan 12 Nisan 1981’de yapılmıştır.
Uzay görevlerinin pek çoğunda Columbia uzay mekiği gibi tekrar kullanılabilen mekikler kullanılmıştır. Bu görevlerden en önemlileri ise Avrupa Uzay Ajansı (ESA) tarafından tasarlanan Spacelab ve Ulusal Havacılık ve Uzay Daire (NASA) tarafından geliştirilen Hubble Uzay Teleskobunun uzaya taşınması görevleridir. Bir diğer önemli görev de Amerika, Rusya, Japonya, Kanada ve Avrupa uzay ajanslarının ortaklığında geliştirilen Uluslararası Uzay İstasyonu’nun (ISS) uzaya taşınması görevidir.
Amerika Birleşik Devletleri için uzay çalışmaları oldukça hızlı ve başarılı bir şekilde ilerlerken yöneticilerin hırsları uğrunda yaşanan Challenger kazası, ülke ve dünya çapında oldukça ses getirmiştir. Uzay mekiği programının başlatılmasından itibaren gerçekleştirilen sayısız görevde ikinci bir kaza ise Columbia uzay mekiğinde 2003 yılında gerçekleşmiştir. NASA’nın 1972 yılında başlatmış olduğu uzay mekiği programı bu iki kazanın gerçekleşmesiyle ağır darbe almıştır. Bu program 2011 yılında Atlantis uzay mekiğinin Kennedy Uzay Merkezi’ne başarılı inişiyle NASA tarafından sonlandırılmıştır. Yaklaşık 30 yıl süren bu programda 135 görev gerçekleştirilmiştir.
Amerika’da uzay çalışmaları hakkında daha fazla bilgi almak için buraya tıklayarak videoyu izleyebilirsiniz.

SpaceX
Amerika Birleşik Devletleri tarafından fonlanan NASA, 2011 yılında kamu kaynaklarını durdurmuş ve özel fonlar ile çalışılacağını duyurmuştur. Bununla birlikte uzay sanayisinde özel girişimler de etkinliklerini artırmaya başlamıştır. Bu özel girişimlerden günümüzde en çok bilineni hiç şüphesiz SpaceX firmasıdır. Ünlü Amerikan elektrikli otomobil üreticisi Tesla’nın CEO’su Elon Musk tarafından 2002 yılında, Mars’ta koloni kurmak ve uzay taşımacılığını yaygınlaştırmak amacıyla kurulmuştur.
Son zamanlarda ürettikleri Falcon 1, Falcon 9 ve Falcon Heavy gibi tekrar kullanılabilir roketler ile övgüye layık görülmüş bir şirkettir. Ayrıca Uluslararası Uzay İstasyonu’na malzeme tedariki için Dragon isimli insansız uzay aracının da geliştirici ve üretici şirketidir. Birçok başarıya ve ilke imza atan SpaceX şirketi özel uzay ve havacılık şirketleri arasında kuşkusuz en başarılı şirkettir. İşte şirketin bazı başarıları;
Özel sektör tarafından finanse edilen ve yörüngeye çıkan ilk sıvı yakıtlı roket. (Falcon 1)
Bir uzay aracını uzaya fırlatan, yörüngeye yerleştiren ve başarılı bir şekilde geri getiren ilk özel şirket. (Dragon)
Uluslararası Uzay İstasyonu’na bir uzay aracı gönderen ilk özel şirket. (Dragon)
İnsanlı uzay görevi gerçekleştiren ilk özel şirket. (Crew Dragon)
Tek roket fırlatması ile taşınan en fazla uydu. (143)

Mars’ta Koloni Kurma Hedefi
Şirketin CEO’su Elon Musk’ın ve dolayısıyla da SpaceX’in en büyük hedefi ise Mars’ta insan şehri yani bir koloni kurabilmek. Amerika’da SpaceX gibi özel sektörde bulunan birkaç uzay ve havacılık sanayii firması bulunmaktadır. Bunların en bilinenlerinden biri de yine bilinen bir ismin kuruculuğunu yaptığı Blue Origin firmasıdır. E-ticaret devi Amazon’un kurucusu ve eski CEO’su Jeff Bezos tarafından 2000 yılında kurulmuştur. Genellikle uzay sanayisi için üretim yapan firma aralarında Jeff Bezos’un da bulunduğu bir grup sivili uzaya gönderip sonrasında geri getirerek bir ilke imza atmıştır. Bir diğer firma ise Virgin Havayolları’nın sahibi Richard Branson tarafından 2004 yılında kurulan Virgin Galactic firmasıdır.

NASA Projeleri
Son yıllarda ise pek çok önemli proje NASA tarafından hayata geçirilmiştir. Bunlardan kesinlikle en önemlileri hiç şüphesiz Mars için yapılanlarıdır. NASA’nın en büyük hedeflerinden olan Mars’a insanlı yolculuk için öncelikle bir basamak noktası yapılmalıdır. NASA’nın gelecek planlarından anlaşılacağı üzere bu basamak noktası Ay olacaktır. 2024 yılına kadar Ay’a insanlı seferler düzenleme hedefi belirleyen NASA, Ay’da kuracağı istasyondan Mars’a gitmeyi hedeflemektedir.
NASA, 2011 yılında Curiosity roverını Mars yüzeyinde inceleme yapmak amacıyla yollamış ve Mars hakkında önemli bilgiler edinmiştir. İkinci bir Rover olan Perseverance ise 2020 yılında Mars’a gönderilerek bir önceki roverın görevini devam ettirerek Mars hakkında daha fazla ve detaylı bilgi edinmemizi sağlamıştır. NASA tarafından fırlatılan son uzay mekiği ise Hubble Uzay Teleskobunun yerini alacak ve evren hakkında daha fazla soruya cevap bulabilecek James Webb Uzay Teleskobudur.
Özetlemek gerekirse her zaman merak duygusuyla gelişen bilim son 50 yılda hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde gelişmektedir. Cevaplanacak soru sayısı sınırsızdır ancak geçtiğimiz yarım yüzyılda oldukça fazla soruya cevap bulunmuştur. NASA’nın yürütmüş olduğu bu çalışmalar sadece Amerika Birleşik Devletleri için değil aynı zamanda insanlık için de önemli gelişmelerdir.
Bu tarz konularda daha fazla bilgi edinmek için buraya tıklayıp yazılarımıza göz atabilirsiniz.
#Falcon1 #SpaceX #Uzayçağı #elonmusk #Dragon #VirginGalactic #Amerikanuzaysanayisi #Uzayyarışı #uzayrekabeti #nasa #Skylab