AMERİKALILARIN BESLENME ALIŞKANLIKLARI: Fast Food
Amerika’da yeme-içme konusu ilk aklımızdan geçtiğinde yanına koyduğumuz ilk kavram ‘fast food’ oluyor. Çok büyük ölçüde doğru olan bu kavramın yanında, göç alan bir ülke olması sebebiyle farklı milletlerin mutfaklarını da içinde barındırıyor. Dünya’nın tüm coğrafi bölgelerinden gelen insanlar kendi kültürlerini ve mutfaklarını burada da devam ettirmek istiyor. Bu durumda son derece zengin bir çeşitlilik ortaya çıkarıyor. Bu çeşitliliği gittiğiniz bir restoranda ya da girdiğiniz bir markette çok rahat görebilirsiniz.
Yeni bir yere göç eden herkes beraberinde, kendi kültüründen bir yemek tarifini, kendine özel bir baharatı ya da bitki tohumunu ve ya bir pişirme alışkanlığını da getirmiş. Durum böyle olunca da Amerika’nın kültürel özelliğini oluşturan temel konu, yemek kültürüne de yansımış. Ancak bunları Amerikalıların yeme-içme alışkanlıkları içinde ele almak pekte doğru olmaz. Diğer konularda olduğu gibi burada da Amerika kendi kültürünü koruyarak yanında diğer kültürleri de harmanlamıştır.
Amerika’da yemek konusunu daha detaylı ele aldığımızda bazı kavramlar karşımıza çıkar, bunlardan ilki ve en önemlisi;
Fast Food
Fast food yani kısaca hızlı yemek, hazır yemek diyebiliriz. Bu kavram sanılanın aksine ilk olarak ABD’de değil Avrupa’da ortaya çıkmıştır. 1800’lü yıllarda İngiltere’nin anlatıldığı bazı kaynaklarda fast food kavramına sık sık yer verilmektedir. Ancak 1950’li yıllarda Amerika’da kurulmaya başlanan fast food tarzında yiyecekler satan firmalar inanılmaz bir hızla büyüyünce tüm dünyada pizza, hamburger gibi kavramlarla akıllara Amerika gelmesi kaçınılmaz oldu.

Amerika’da fast food çatısı altında yer alan zincir markaları adım başı görmemiz mümkün. Durum böyle olunca obezite ve yanında bir çok hastalık kaçınılmaz hale geliyor. ABD’de yapılan bir araştırma, her 10 yetişkinden 4’ünün obez ve her 10 kişiden birinin de aşırı obez olduğunu ortaya koydu.
Konuyla alakalı olarak; Morgan Spurlock isimli bir belgesel yapımcısının ‘Şişir Beni’ isimli belgeseli için bir ay boyunca tüm öğünlerini bir fast food mağazasının ürünlerinden yiyerek geçirmesi ve neredeyse ölümle burun buruna gelmesi gösterilebilir.
Preserved Food
İçerisine koruyucu malzeme katılmış yiyecekler. Tüm dünyada var olan bir kavram olmasının yanında yine Amerika’da sıklıkla karşımıza çıkar.

Yeme-içme alışkanlıkları o kadar basite indirgenmiş haldedir ki, haliyle marketten satın alınıp anında tüketilen şeyler çok önemli bir yere sahiptir.
Processed Food
İşlenmiş gıda. Bu ürünlerin en başında çikolata, sosis, dondurma, milkshake, kola gibi Amerika ile özdeşleşen ürünler gelmektedir. Günümüzde yapılan birçok araştırma işlenmiş olan tüm gıdaların zararlarını açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Ancak Amerika’lıların yeme-içme alışkanlıklarında processed food dediğimiz yiyecekler çok önemli bir yerdedir. Günün her saatinde ve her öğününde bu kategoride yer alan ürünlerden birini tüketebilirler.
Sabah ilk kalktıklarında mısır gevreği, öğlen yemeklerinde hazır bir sandviç ya da bir hot dog akşam yemeklerinde ise hamburger yiyebilirler. Amerika’da karbonlu “processed” içecekler yani pepsi, coca cola, sevenup gibi markalarla bilinen içeceklerin tüketimi hat safhadadır.
Junk Food
Abur cubur. Kalorisi yüksek, besin değeri çok çok düşük olan yiyeceklere denir. Bu kavramda Amerika ile özdeşleşen kavramlar arasındadır. Bu kavramların ortak noktası; sağlıksızlık ve obezitedir.

Fast Food ve Obezite
Obezite, Amerika için her geçen gün daha büyük bir tehdit haline geliyor. Dünyada ki 671 milyon obezin yarısından fazlası Amerika’da yer alıyor. Bunun en önemli sebebi olarak Amerikalılar’ın en sevdiği yiyecek ve içeceklerin, aslında bir yandan da en zararlılar sayılan şekerli meşrubatlar, tuzlu gıdalar ve işlenmiş et ürünleri olması geliyor. Bu gıdaları çok fazla tüketmenin ve besin değerli gıdalardan yeterli oranda almamanın obezite dışında birçok hastalığa davetiye çıkarması da kaçınılmaz.
Obezite’nin bu denli çok olmasının en önemli sebeplerinden biri de porsiyonlardır. Tüm ülkelerden farklı olarak Amerika’da neredeyse tüm yemekler devasa boyutlardadır. Bunları içecekler de kapsar. McDonalds’dan aldığınız bir menünün yanında litrelerce kola bulabilirsiniz.
Yeme alışkanlıklarından bir diğeri ise ettir. Amerika’lılar et tüketmeyi çok severler ve genelinin akşam yemeği kocaman bir porsiyon ettir. Ancak sanılanın aksine ülkede domuz eti en yaygın tüketilen et değildir. Hatta tüm dünyada 1990 yılında yapılan bir araştırmada Amerika domuz eti tüketiminde 25. sırada yer alıyordu.
Amerikan mutfağının bir diğer olmazsa olmazı ise şekerdir. Ülkede her şeyin şekerli bir diğer seçeneği bulunabilir. Aynı zamanda bol şekerli ve kalorili olan tatlı çörekte denilen donut Amerika için imza lezzetlerden biridir. Ekmek çeşitlerinin bile bir çoğu şekerlidir.
Dondurulmuş Gıdalar
Yine Amerika’lıların bir diğer özelliği ise yemek hazırlamak için uzun saatler uğraşmamalarıdır. 2. Dünya Savaşı sonrasında gıda endüstrisinde oluşan gelişmelerin neticesinde, dondurulmuş gıdaların üretimine başlanmıştır.
Dondurulmuş gıdaların hayatımıza girmesiyle hem yemek hazırlama hem de pişirmesi süresi oldukça kısalmıştır. Amerika’da ki marketlerle binlerce çeşit dondurulmuş ürün bulmak mümkündür. Artık vatandaş 5 dakika içerisinde mikrodalgada hazır olan yemeklere o kadar alışmıştır ki tüm yemek ihtiyacını bu ürünlerden karşılayabilir haldedir. Bu yeme alışkanlığı da en az diğerleri kadar insan sağlığına zararlıdır.
Fast Food ve Dünya Mutfağı
Amerika’da gördüğümüz coğrafi çeşitliliğin sonucu olarak, Amerikan halkı başka ülkelerin mutfaklarına da oldukça aşinadır. Bunların en popüleri Çin Mutfağıdır. Neredeyse tüm büyük eyaletlerde Çin mahallesi ve restoranlarını görmek mümkündür.
Çin Mutfağı gibi Tayland Mutfağı, Japon Mutfağı da oldukça ilgi görmektedir. Hemen hemen her sokakta bir suşi bar görmemiz mümkündür. Genel hızlı yemek yeme alışkanlıklarına nispeten yakın olduğu için suşiyi çok fazla tüketirler.
Hızlı tüketilen ve biraz daha sokak lezzetlerinin dışına çıktığımızda ise karşımıza İtalyan Mutfağı çıkar. Amerika’da şık ve sofistike yemek yemenin sembolüdür İtalyan Mutfağı. Çin restoranlarının yoğunluğu kadar, akdeniz mutfağı üzerine yemek yapan mutfaklarda vardır. Amerika’da dilimi 99 cent’e pizza bulabilirsiniz. Bununla ilgili videoya buraya tıklayarak gidebilirsiniz.

Soul Food
Biraz daha Güney Amerika’ya doğru yolculuk yaptığımızda ise karşımıza ‘’Soul Food’’ kavramı çıkar. Afrikalı kölelerden sonra ortaya çıkan bu yemek kültürü de Amerika için önemli bir yere sahiptir. Genel olarak Amerika’ya özgü olan yiyeceklerin Afrika’ya uygun pişirilmesiyle ortaya çıkar. Soul food’un en önemli özelliği çok fazla yağlı olması ve genelde her ürünü kızartarak yapmalarıdır. Bu mutfağın en önemli iki öğesi kızarmış patates ve ettir.
Yemek alışkanlıklarının yanında içme alışkanlıklarına da bakarsak onunda oldukça sağlıksız olduğunu görürüz. Son yıllarda yapılan birçok araştırma Amerika’da alkol tüketiminin her geçen yıl biraz daha arttığını söylüyor.
Amerika’da alkol kültürü ve alkol mutfağı çok fazla talep gördüğü için çok gelişmiştir. En çok tüketilen içecek biradır. Bunun yanında asitli ve şekerli içecekler, kolalar yine en çok tüketilenler arasındadır.
Amerika’nın kendine has bir yemek tarzı var mı, yok mu tartışılır ancak genel yeme alışkanlıklarına bakınca çok sağlıksız olduğunu görebiliriz.
Amerika’da fast food sektörü hakkında daha fazla bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
#DondurulmuşGıdalar #fastfood #SoulFood #DünyaMutfağı #ProcessedFood #JunkFood #Aburcubur #Obezite #PreservedFood #Fastfoodzararları