top of page

ABD ve Türkiye’deki Eğitim Farklılıkları

Amerika Eğitim Sisteminde En Çok Merak Edilenler ve Türkiye Eğitim Sistemi

Bu yazımızda, dünyada çok fazla kendinden söz ettiren en iyi üniversitelere sahip, eğitime özellikle önem veren ABD’nin eğitim sistemindeki tutumunu ele alacağız.

Amerika Birleşik Devletleri, bilindiği üzere, sosyal bir devlet değildir. Dolayısıyla Avrupa ülkelerinde olduğunun aksine birçok hizmet özel kurumlar aracılığı ile alınmaktadır. Buna verilebilecek en iyi örneklerden biri eğitim sistemidir. ABD’de eğitim genellikle özel kurumlara bağlıdır ve ücretlidir. Yani Avrupa’da olduğu gibi eğitim masrafları devlet tarafından karşılanmaz. Fakat lise eğitimi alana kadar Public School yani devlet okulu olarak adlandırılan ve insanların ikamet ettiği bölgelere en yakın mesafedeki devlet okullarına çocuklarını ücretsiz kayıt ettirme hakları vardır. Hatta bu okullar hemen her ihtiyacı hiç bir ücret almaksızın karşılarlar. Public School’lar masrafları eğitim vergisinden faydalanarak karşılarlar. Amerika’daki birçok devlet okulu puan sistemine göre derecelendirilir. Bu puan 1-10 aralığındadır. Okul puanları yüksek olan bölgelerde kira fiyatları da yüksektir.


Eğitim Modelleri

Eğitim Modelleri

Genel hatlarıyla eğitim, okul öncesi eğitim ile başlar ve liseye kadar devam eder. Amerika’daki en şaşırtıcı şeylerden biri de; çocuğunuz doğar doğmaz kreşe verebilirsiniz. Okul öncesi eğitim yaşı 0’dır. Zorunlu olan eğitim süresi ise tıpkı Türkiye’de olduğu gibi 12 yıl olmasına rağmen, ABD’de Türkiye’deki gibi tek tip bir eğitim sistemi bulunmamaktadır.

İlk ve ortaöğretim okul yapısı federal hükümetten bağımsız olarak ilerlemektedir. Okulların eğitim süreleri, tatil süreleri ve müfredatları gibi kararlar eyalet ve okulların bağlı olduğu bölgelere göre farklılık göstermektedir. Okullar için zorunlu eğitim kapsamında 4 farklı eğitim modeli oluşturulmuştur. Bunlardan ilki Türkiye’de de hali hazırda kullanılan “4+4+4” modelidir. Bir diğeri Türkiye’de daha önce kullanılan “8+4” modeli iken diğerleri ise “6+6” ve “6+3+3” modelleridir. Amerika’da okullarda yaygın olarak “6+3+3” modeli görülmektedir.

Amerika’daki İlköğretim seviyesindeki öğrencilere okullarda temel becerilerini geliştirecekleri dersler verilmektedir. Ortaöğretim, ilköğretimin bitiş zamanına göre başlayıp 12. sınıf sonuna kadar devam etmektedir. Tıpkı Türkiye’deki gibi isteğe göre öğrenciler liseyi açıktan okuyarak veya akşam okullarına katılarak lise diplomasına sahip olabilmektedirler. Bunlara ek olarak, isteyen aileler çocuklarına “home school” denilen, evde eğitim modelini benimseyerek, çocuklarını kendileri eğitebilir ya da ders aldırabilirler. Bir başka alternatif ise “charter school” olarak adlandırılan ücretsiz eğitim kurumlarıdır. Bu okullar daha önce bahsedilen “public school” modeline benzemektedir, yalnız “charter school” daha az kurallı olanıdır.

eğitim yaşı

Diğer Eğitim Kurumları

Amerika’daki bir diğer okul tipi ise ortaöğretim seviyesinde eğitim veren mesleki ve teknik eğitim kurumlarıdır. Bu eğitim kurumları Türkiye’deki meslek liselerine benzese de aralarında hem eğitim açısından hem de düşünce açısından oldukça fark vardır. Amerika’daki mesleki eğitim kurumları Türkiye’deki meslek liselerinin aksine öğrenciye ilgilendiği alanda bir meslek kazandırmak ve öğrenciyi mesleğinde uzman bir birey haline getirmektir. Bu okullar bir nevi “Teknoloji Fakültesi” olarak adlandırılabilir ve mühendislik okullarıyla neredeyse eşdeğerdir. Ayrıca bahsi geçen “Teknoloji Fakülteleri” isteyen mezunlarına yüksek lisans düzeyinde pedagoji eğitimi vererek mesleki ve teknik öğretmen ile yönetici yetiştirmektedir.

Amerika’daki gençler arasında Türkiye’de olduğu gibi üniversite okumak bir zorunluluk olarak görülmez. Üniversite okumayı gerçekten isteyen kişiler üniversite okur. Bu sebepten dolayı mesleki eğitim kurumları oldukça revaçtadır. Amerikan devleti hem sanayileşmeyi geliştirmek istemesinden hem de ülkedeki bu tarz meslekleri yapan kişilerin azlığından bu okullara ciddi yatırımları yapılmaktadır.

Amerika’da okuyan öğrencilerin %70’i maddi destek almaktadır.

 Yüksek Öğrenim

Amerika’da yükseköğretim de tıpkı Türkiye’de olduğu gibi lisans (bachelor), yüksek lisans (master) ve doktora (PhD) olmak üzere 3 farklı seviyeden oluşmaktadır. Ancak bu kurumlara kabul Türkiye’de olduğundan oldukça farklıdır. Türkiye’de olduğu gibi okula yerleşim öğrencilerin tercihi ile yapılmaz. Bunun yerine okullar öğrencileri seçer. Bu seçimler genellikle, öğrencilerin not ortalamaları, ülke genelinde yapılan ve içerik bakımından olmasa da yöntem bakımından Türkiye’deki üniversite giriş sınavlarına benzeyen, GRE ve MAT gibi genel yetenek ve başarı testlerinin sonuçları dikkate alınarak yapılmaktadır. Bunlara ek olarak üniversiteler başvuru yapan öğrencileri değerlendirirken, öğrencilerin kendi haklarında yazdıkları motivasyon mektuplarını ve öğretim üyelerinden aldıkları referans mektuplarını da değerlendirmeye almaktadırlar. Bazı kolejler aday öğrencilerin uluslararası olarak yapılan sınavlara girmelerini ister.

Amerika’daki üniversiteler ve ders programları oldukça esnektir. Yüksekokulların, yani 2 yıllık okulların, çoğunluğu bölgesel yönetime bağlıdır ve vergiler ya da bölgesel yönetim tarafından finanse edilmektedirler. Yükseköğretimdeki eğitim süreleri tıpkı Türkiye’de de olduğu gibi önlisans için 2 yıl, lisans için 4 yıl olarak belirlenmiştir. Yüksek lisans için belirlenen süre genellikle en az 12 en çok 24 ay iken doktora içinse bu süre lisans diploması alındıktan sonra 5 yıldan 8 yıla kadar sürebilmektedir. Burada Türkiye’den faklı olan durum ise doktora eğitimine lisans derecesi alındıktan sonra başlanabilmesidir.

Bu konu hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak için buraya tıklayarak videoyu seyredebilirsiniz.

Eğitim Kurumları

 Notlandırma

Amerika’daki okullarda not sistemi ise genellikle Türkiye’dekinden farklıdır. Bildiğimiz üzere Türkiye’de notlar 0-100 arasında verilirken Amerika’da ise derslerin notları harfler ile belirlenir. Örneğin “A+” bir derste alınabilecek en yüksek not iken “F“ ise alınabilecek en düşük nottur. Yüksek lisans ve doktora dereceleri için ise öğrencilerden en az “B” ortalamaya sahip olmaları beklenmektedir. Bunların dışında “GPA” olarak adlandırılan dönem ortalaması ise 4’lük sistem üzerinden değerlendirilir.

notlandırma

Eğitim Masrafları

Türkiye’deki üniversite eğitimi ile Amerika’daki üniversite eğitimi arasındaki en büyük farklardan bir diğeri ise yüksek maliyettir. Türkiye’deki öğrenciler için çok sayıda ücretsiz ya da daha doğrusu vergiler ile finanse edilen ve düşük maliyetli devlet okulları bulunmaktadır. Ancak Amerika’da işler bu durumun tam tersinedir. Özel okulların maliyeti oldukça yüksektir. Öyle ki Harvard, MIT ve Stanford gibi dünyaca ünlü üniversitelerin 1 yıllık maliyetleri 100-150 bin dolar civarında olabilmektedir.

Öğrenciler için ücretsiz olarak nitelendirilebilecek okul sayısı oldukça azdır. Ayrıca öğrenciler ücretsiz okul bulabilse bile bu okulların eğitim kaliteleri, özel okullara kıyasla oldukça düşüktür.  Bu sebepten dolayı Amerikan devleti, eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak amacıyla öğrencilere oldukça fazla maddi yardım, kredi ve burs olanakları sağlamaktadır. Amerika’da okuyan öğrencilerin %70’i maddi destek almaktadır.

Eğitimde Sosyal Gelişimin Önemi

Amerikan eğitim sisteminde sadece notlar ve akademik başarı gösterge değildir. Bu sistemde öğrencilerden aynı zamanda sosyal olarak da gelişmiş olmaları beklenmektedir. Öğrenciler sosyal açıdan gelişmeleri için eğitim süreleri boyunca neredeyse her türlü sosyal imkana sahip olmaktadır. Türkiye’dekinin aksine öğrenciler kendi ders programlarını, eğitimlerinin her seviyesinde kendileri belirleyebilirler. Amerika’daki ilkokullar bile neredeyse Türkiye’deki ortalama bir üniversitenin kampüsünden daha fazla imkana sahiptirler. Bu, Amerikan eğitim sisteminin öğrencilerin sosyal gelişimlerine ne kadar önem verdiğinin bir kanıtıdır.

Özetlemek gerekirse, Amerika’da eğitim genel olarak öğrenciyi sosyal ve bilişsel olarak geliştirme üzerine kurulmuştur. Öğrenciye verilen eğitim ile öğrencinin hem akademik hem de sosyal becerilerinin geliştirilmesi hedeflenmiştir. Amerika’da öğrencilere üniversite okumaları dayatılmaz ve öğrenciler de üniversite okumayı hayatları için bir zorunluluk olarak görmez. Amerika’daki öğrenciler ilkokuldan itibaren aldıkları eğitim sayesinde üniversite okumadan meslek edinebilmeyi öğrenirler. Özellikle aldıkları seçmeli dersler, öğrencileri meslek seçimleri hakkında oldukça bilgilendirmektedir. Ortaokul veya liseden sonra öğrencilerin gidebileceği mesleki ve teknik okullar sayesinde öğrenciler hem meslek edinip hem de ülkedeki ara eleman açığını kapatmış olurlar. Bunca avantaja rağmen Amerika’da eğitim oldukça masraflıdır.

İlkokuldan liseye 12 yıllık eğitim zorunlu ve ücretli olmasına karşın lisans ve lisansüstü eğitim seviyeleri oldukça yüksek maliyetlidir. Öğrencilerin çoğunluğu üniversite okuyabilmek için maddi destek almaktadır. Türkiye’de ise Amerika’ya kıyasla ezberci bir eğitim sistemi bulunmaktadır. Öğrencilerin sosyal gelişiminden çok akademik başarısına değer verilmektedir. Türkiye’deki öğrenciler ve aileleri, öğrencilerin üniversite okumasını bir zorunluluk olarak görmektedir. Amerika’dakinin aksine Türkiye’deki mesleki okullar genellikle üniversiteyi kazanamamış öğrencilerin tercih ettiği kurumlardır. Bu sebeple Türkiye’deki ara eleman açığı ve üniversite mezunu işsiz sayısı oldukça fazladır. Türkiye’deki eğitim  genellikle ücretsiz, daha doğru bir tabir ile vergiler ile karşılanmaktadır. Bundan dolayı eğitim Amerika’ya kıyasla oldukça ucuzdur. Ancak eğitimin kalitesi ise Amerika’daki eğitim kalitesinden oldukça düşüktür.

Bu tarz konularda daha fazla bilgi edinmek için buraya tıklayıp yazılarımıza göz atabilirsiniz.

17 görüntüleme
bottom of page